

Aran, köyün kenarındaki taş duvara dokundu; gizli bir kapı açıldı. İçeride, Garanth’ın gökyüzü mor, gölgeler utangaçtı. “Kimsin?” dedi Aran. “Arix,” dedi gülümseyerek, “seni bekliyordum.” Birlikte içeri yürüdüler.

Arix, “Garanth’ı bir şarkı korur,” dedi. Aran, “Deneyelim!” diye mırıldandı ve elini gölge fenerine uzattı. Fener yandı, duvarda yıldızlar gezindi. “Korku küçük bir buluttur,” dedi Arix. Birlikte şarkı söyleyip bulutu üflediler.

Bir salon buldular; yerde bir taç resmi parlıyordu. “Eski kral adaleti unutmuş,” dedi Arix. “Onun gölgesi üzgün,” dedi Aran, “konuşalım.” Ellerini kalplerine koyup üç kez nefes aldılar. Gölgeler durdu, salonda sıcaklık dolaştı.

Bir fısıltı, “Ben kralım,” dedi. Aran cevapladı: “İçimdeki korkuyu görüyorum; affediyorum ve öğreniyorum.” Arix, “Birlikte ışık olalım,” dedi. Garanth parladı, gölgeler dans etti. Aran, parlayan taşı bıraktı ve “Görüşürüz,” deyip köyüne döndü.